Bizden Birşeyler...

Kapımızın önündeki parka bile lale dikti belediye sağolsun, Defne koparmak istedi tabi:) Annenin başını belaya sokma, yürü kızım deyip uzaklaştıdım ordan.
Bugün yine güneşi görüp attık kendimizi bol laleli, değişik parka. Parka gideceğimizi zanneden Defne arabaya binmek istemeyince değişik parka gideceğiz diye ikna ettik. Daha büyük, yemyeşil, daha çok lale olan bir yere gittik ama güneşi ve sıcağı kaçırdığımız için yine üşüdük.
Sahi bu kadar laleye gerek var mı cidden, bir kere açıp ölüyorlar, o kadar masraf, yazık değil mi?

Soğuk havalarda gittiğimiz bir alışveriş merkezi var, oraya gittik. Defne tam anlamıyla sapıttı orda. Elini tuttuk, kendini aşağı saldı, bıraktık tamamen yere yattı, süründü, yuvarlandı. Niye böyle yaptı anlamadım, herkes de bize bakıp güldü:)
Girdiğimiz bir dükkanda eline bir iç çamaşırı alıp "anneye dülot aldım" diye koşturdu. Hemen kendimizi dışarı attık:)

Hafta içi Defne'nin zeytin İlkesi geldi. Daha o gelmeden masayı salona taşıttı. İlk gelişinde oraya getirmiştik, unutmamış. Hala pek beraber oynayamıyorlar aslında. Biri bir oyuncağı alınca diğeri onun başına dikiliyor. Defne fiziksel olarak pek mücadele edemiyor, İlke daha hareketli bizimkine göre. Bizimki de çenesiyle açığı kapatmak istiyor olacak ki sürekli emirler yağdırdı. Oraya otur, şuraya gel, bunu al, onu bırak diye İlke'yi yönetmeye kalktı, takan olmadı o ayrı.

İlke'nin vurma huyu olmasına rağmen hiç kavga etmediler ama, bu sevindirici ve ayrılmak istemediler. Defne hala İlke'yi sayıklıyor, gelmesini istiyor. Masayı getirelim, o zaman gelir diyor bana:)

Bu kız ne yapıyor?

Plates:)

Anneannesiyle Ebru Şallı izliyorlarmış sabah. Özellikle toplu hareketleri çok seviyormuş. Bu topu alıp eşlik ediyormuş. Bence bayağı da başarılı gibi:)

Bu arada Ebru'ya süper abla, yaptığına da süper diyor. Çok kullanıyor ya o kelimeyi, bizimki de bağdaştırmış ikisini.

Bu arada resimleri tamamen ellerimle uğraşarak büyüttüm. Html'yi düzenle kısmındaki linkden boyutları değiştirdim, büyüdüler ama biraz bozuldular sanki. Flickr'dan vazgeçtim, limitli olması düşündürdü beni, zaten düzeltemedim de.

Bazen düşünüyorum bu blog işi bana göre değil mi acaba? Çok inceliyorum herşeyi, zaten yazılarımı beğenmiyorum, bazı şeyleri çok kafama takıyorum. Dertsiz başıma dert arıyorum sanki ama yine de vazgeçemiyorum işte. Okumayı, yazmayı, buradaki iletişimi gerçekten seviyorum.

Bu hafta bir sinema planımız var. İnşallah gerçekleştirebiliriz. Aslında Fatih Akın-Soul Kitchen'a gitmek istiyorum ama hiçbir yerde yok. Herhalde buna gideriz, bu sefer 3d ama.