MİM

Sevgili Esra (Elanın uydusu) beni mimlemiş:)) Görünce çok sevindim zira bu mim işi çok eğlenceli, okurken çok hoşuma gidiyor. Bebekten sonraki değişikliklerle ilgili mimi gördüğümde, mimlenme isteğim birden yerini "inşallah bu konuda kimse beni mimlemez" düşüncesine bıraktı. Ama olmadı işte, kurtuluş yok, yazacağız.

Defne'den Önce:
Ben zaten oldum olası temizlik titizlik düşkünü bir insan değildim, ona keza asla ve asla iyi ve istekli bir aşçı olduğum da söylenemez. Defne hayatımızda yokken haftada bir temizlik yapar, onu da eşimle beraber hallederdik. Evde herkesin işi belliydi, sevgili koca süpürür, ben siler toz alırdım. Öyle koltuklar halılar falan da kalkmazdı, onu büyük temizlikte çağırdığım kızımız yapardı, çok sık değil ama.
Yemek de bizim için çok önemli bir hadise olmadı hiçbir zaman. Kocam da ben de öyle yemeğe düşkün tipler değiliz, yaşayacak kadar yer, fazlasını aramayız. Yemek yapmayı da yemeyi de sevmem diyebilirim. Canım isterse yapar, istemezse dışardan söyler veya dışarı çıkardık.

Gelelim Defne'den sonraya...
Temizlik konusunda pek bir değişiklik yok, hala beraber yapıyoruz ve bu konuyu çok abartmıyoruz. Gerçi Defne emeklerken en azından salonu daha sık süpürüp silmeye başlamıştım, tozlu yerlerde sürünmesini istemediğim için. Temizlik ve genel ev işleri konusunda iki avantajım var diyebilirim. İlk sevgili kocam. Sağolsun bana hem çok yardımcı olur hem de oldukça derli toplu bir erkektir. Asla üzerinden çıkanları ortada bırakmaz, etrafı toplu tutmak konusunda benim kadar dikkatlidir ve ütüsünü kendi yapar (ne büyük saadet). İkinci avantajım ise evi Defne doğmadan bütün ıvır zıvır ve eski-kullanılmayan eşyalardan arındırmış olmam. Süs eşyası, biblo vs. yok evimizde. Ortalıkta sürekli kullandıklarımızın dışında herhangi bir eşya da yok, bu unsurlar evi toplu tutma ve temizleme konusunda çok işe yarıyor gerçekten.
Temizlik bir yere kadar ama evin derli toplu olması konusunda hassasım, her gece Defne yattıktan sonra mutfağı ve etraftaki oyuncak vs. yi mutlaka toplar öyle yatarım. Defne de gündüz bakıcı da olduğu için ev çok fazla dağılmazdı okullar açıkken.

Yemek konusunda da hala pek bir değişiklik yok. Ek gıdaya yeni başladığımız dönemler zordu. Kendimize ayrı Defne'ye ayrı yemek pişirmek beni oldukça yoruyordu. Çoğu zaman kendimizden
feragat etmişimdir ama Defne'ye hergün mutlaka farklı yemekler pişirirdim. Şimdi bizim yediklerimizden yediği için iki ayrı yemek pişirmekten kurtuldum ama yine de eskisi gibi "amaaaan bugün de yemek pişirmeyeyim" lüksü kalmadı.

Defne'den önce de sonra da sosyal faaliyetimiz yok sayılır, (şimdi taşındık ama) 9000 nüfuslu bir ilçede yapılabilecek tek etkinlik arkadaş gezmesiydi. Defne' den sonra da oldukça azaldı, çünkü başka evlerde özellikle akşam vaktinde Defne de biz de huzurlu ve rahat olamıyoruz.

Kitap okumayı oldukça aksatmıştım, yazın gelmesi ve Defne'nin gece uykularının biraz daha erkene kaymasıyla daha çok okumaya başladım. Uyuduğu zamanlarda biraz internete takılıp blog dünyasına dalıyorum, biraz da okuyorum.

Defne genelde sakin bir bebekti doğduğundan beri. Bu nedenle hayatımız 180 derece değişmedi, çok fazla bebeğe endekslenmek durumunda kalmadık. Canım kızım, ona da sonsuz teşekkür etmem lazım, benim gibi tahammül sınırı düşük, çabuk sinirlenen bir annesi olduğunu bilirmiş gibi beni çok zorlamadı hiçbir zaman. Tabi ki birçok değişiklik oldu evimizde ama sanırım biz şanslı bir anne babaydık, en alt sınırda değişikliklerle sürdürüyoruz hayatımızı.
Gerçi tamamen değişseydi de ne fark eder, onlar her şeye değer.

Sanırım MİMi devam ettirmem gerekiyor. O zaman ben de Bilgoşko'nun annesi Şule'yi ve Zeynesi mimliyorum.

2 yorum:

Düşüncelerinizi görmeyi seviyorum.

Related Posts with Thumbnails