Eski köye yeni adet...


Buraya her geldiğimde şaşırdığım o kadar çok şey oluyor ki... Sanırım benim hayalimde canlandırdığım köyler yok artık ya da var da çok az. Burası gördüğüm bildiğim tek köy değil, biraz da onun için böyle yazabiliyorum.

Herşeyin doğal olduğu, köyde yaşayanların çok sağlıklı beslendiği sanırım uzak bir düş. Köylüler artık hazır yoğurt yiyorlar. İnek besleyip süt sağmak, onu içmek, yoğurt yapmak bir yana, sütü bile hazır alıyorlar, ineği olan komşusundan almak yerine. Zaten o ineği olan da o sütü içmiyor ki, süt kamyonlarına veriyor. O inek de bol bol yem yiyerek üretiyor o sütü, yeşillik değil.

Anneler bile bebeklerini emzirmiyor bu köyde. Gördüğüm çoğu yeni anne elinde biberon ve mamayla geziyor. Sorduğumda, sezeryan oldum sütüm gelmedi ya da sütüm yetmedi mamaya başladım yanıtını alıyorum. Biraz büyüyünce de bol bol bisküvi ve renkli yoğurt görüyorum mutfaklarında.


Tuz tüketimi inanılmaz, yemeğe katılanın yanında bir de üstüne ekiliyor bazen. Hazır çorbalar birçok sofranın başköşesinde. Çok pratikmiş!! Tereyağ kullanılmıyor, bolca margarin ya da burada sade yağ dedikleri yakılarak hazırlanan değişik bir yağ. Gördükçe şaşırıyor, üzülüyorum.

2 yıl önce kayınpederim hafif bir kalp krizi geçirince en azından bizim evde yemekler tuzsuz yapılmaya başlandı. Zeytinyağı kullanılmaya gayret ediliyor. Defne henüz bizim yemeklerden yemediği dönemlerde çok düşünürdüm, seneye ne olacak ben bu çocuğa bu yemekleri nasıl yedireceğim diye. Şimdi en azından o zamanki kadar kaygılanmıyorum. Defne içer diye süt alınıyor, hazırını yemesin diye yoğurt yapılıyor çok şükür.

Bu ara iştahsız gerçi Defne, hiçbirşey yemek istemiyor. Ona kalsa meyve ve yoğurtla yaşamak niyetinde sanırım. Olsun, sıcaklardandır, değişikliktendir deyip idare ediyoruz şimdilik.

10 yorum:

  1. ada da çok iştahsız bu ara sabah kahvaltısı ve biberonlar dolusu sütten başka hiç bir şey girmiyor midesine.geçen yıl bu zamanlar da aynı muhabbet vardı,hatta o vesileyle tanışmıştık hatırladın mı?
    Ben nedense köylere karşı antipati duyuyorum,çocukken aneemin teyzesine misafir olmuştum bir hafta onun dışında yaşamışlığım yoktu.Ama o hayvan kokusu falan rahatsız ediyor beni.Ankaraya ilk tayin olduğum yıl Çubuğun bir köyüne verdiler beni,doğunun köylerinden farksızdı.O günden sonra hepten soğudum.Ama o kadar doğal bir ortamda böylesine yapay yaşamaları ilginç gerçekten

    YanıtlaSil
  2. hadi yaa, cok sasirdim, hele ki hazir sut alinmasina.
    yeni anneler ve emzirme mevzuu malesef oyle, koye gitmeye gerek yok. sutum gelmedi ememedi dedi bi yakinimiz, pompayla sagmayi denedin mi dedim ilk defa duymus gibiydi :(

    YanıtlaSil
  3. süt meselesi aynen dediğin gibi.. bizimkiler de mamaya saldırmış durumda. normal doğum yapan hiç yok. süt için çabalayan da...

    YanıtlaSil
  4. valla bizim oralarda hala eskisi gibi birçok şey. sizin köy fazlaca modernleşmiş anlaşılan. olsun sonunda doğala dönecek dünya. başa dönüyor işte herşey. iştahsızlık belki havalardandır. öpüyorum sizi. keyfinize bakın!

    YanıtlaSil
  5. Çok yazık çok, hatta üzücü :(

    YanıtlaSil
  6. anlattıkların çok üzücü ama gene de bir çok açıdan şehir yaşamından daha doğaldır. en azından havası suyu...

    YanıtlaSil
  7. Ay evet ya ben küçükken annemlerin köyünde herşey o kadar doğladı ki, ben tüm nimetlerinden yararlandım, her sabah yumurtamı gidip kendim alırdım kümesten, şimdi bizim köydekiler çarşıya inip marketten alıyolar yumurtayı ve herşeyi...Ne kötü...

    YanıtlaSil
  8. fazlaca özenti bir durum oluyor, ben kızım anne sütü almıyor diye ağlarken bana komşumun köyden gelen bir misafiri gülerek sen kaç modelsin yaa dediğinde bende çok üzülmüştüm, kapıma süt geldiğinde şaşıran orta yaşlı teyzelere şaşırmıştım, hatta yuvaya bile gitsin isterim aysun hanımın sütlerinin ama olmazmışş..

    YanıtlaSil
  9. Üniversite yıllarında bir fotoğraf çekimi için köye gitmem gerekiyordu... Ve ben Ankara yakınlarında ahırı, tezeği, tandırı olan bir köyl bulmakta zorlanmıştım... Bir çoğunda alafranga tuvalete dönüş olduğunu görünce hayrete düşmüştüm... Ama doğuda var öyle köyler... Benim bildiğim bir tane var en azından... Buz gibi kaynak sularından içtiğin, türlü türlü otlarını yediğin, her türlü büyükbaş hayvanla içi içe olduğun, ekmek yerine tandırda yapılan lavaşların tüketildiği bir yer... Ama biliyorum orada bir süre sonra bu değişime karşı koyamayacak:(

    YanıtlaSil
  10. bende 15 sene önce köy diye bir yere gitmiştim karadeniz de ama kadınların bazıların giydiği yöresel kıyafetten ziyade yapılar, mutfaklar ve insanların yaşayış biçimleriyle köy demeye bin şahit istiyordu.. herşeyin kolayının sağlandığı bu füny nereye gidiyor çok merak ediyorum maalesef..

    YanıtlaSil

Düşüncelerinizi görmeyi seviyorum.

Related Posts with Thumbnails